Forum Merkezi
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Forum Merkezi

Bilgi & Paylaşım
 
AnasayfaAnasayfa  PortalliPortalli  AramaArama  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 BİR ASKERİN NOT DEFTERİNDEN

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Çalıntı Gözyaşları
ADMİN ForumMerkezi Bilgi Paylaşım.!! www.forummerkezim.tr.cx
ADMİN ForumMerkezi Bilgi Paylaşım.!! www.forummerkezim.tr.cx
Çalıntı Gözyaşları


Mesaj Sayısı : 148
Yaş : 34
Nereden : ANKARA
Mevki : FM ADMİN
Tuttuğu Takım : BEŞİKTAŞ
Kayıt tarihi : 10/08/07

BİR ASKERİN NOT DEFTERİNDEN Empty
MesajKonu: BİR ASKERİN NOT DEFTERİNDEN   BİR ASKERİN NOT DEFTERİNDEN Icon_minitimeCuma Ağus. 10, 2007 11:34 pm

1974 Kıbrıs Harekat'ı sırasında o, çiçeği burnunda acemilik dönemini yeni atlatmış bir askerdi. Harekata katılmayı çok istiyordu. Savaşı bizzat yaşayacaktı. Çok heyecanlıydı ama, imanı sayesinde hiçbir şeyden korkmuyordu. Top ve mermi seslerine zamanla alıştı. O gün de savaş, sabahtan akşama kadar devam etmişti. Silah sesleri gece de kesilmediğinden asker cepheden ayrılamamıştı. Rüştü Bey, sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar gözünü hiç yummamıştı. Devamlı savaş, devamlı heyecan, onu uyanık tutuyordu. Gün öğleye doğru yaklaşırken basan sıcakla, başındaki çelik miğfer âdeta bir ateş halini almıştı. Bu zorluklardan sonra gün ikindiye kavuşurken yayılan hafif serinlikle birlikte üzerine tatlı bir rehavet çökmüştü. Yorgunluk ve uyku, her an onu kıskaca almak için bekliyordu.
Tahammülü kalmamıştı; başını tutamıyor, uykusuna mâni olamıyordu. Uyku gözünden akıyordu. Göz kapakları, ağırlaştıkça ağırlaşmıştı. Nerede bulunduğunun farkında değildi. Saat sarkacının gel gitleri uykuya dalıyor, irkilerek tekrar kendine geliyordu. Birbiri ardına patlayan bombalar, devamlı gürleyen, gürledikçe onun kulağında köpüren toplar, uykunun tesiriyle onun kulağında tatlı birer ninniye dönüşüyordu. Belki bir anlık gafleti onu canından edebilirdi. Gerçi onun canından yana bir korkusu yoktu. Fakat, yiğit bir asker olduğu için ölümün kendisini uykuda yakalamasından korkuyordu.
Uykuyla giriştiği bu mücadelenin sonunda bütün sinirleri bir zemberek gibi boşanmış, kanı damarlarında donmuştu sanki. Kalp atışları yavaşlamış, uykunun o kahir eli bütün benliğini kaplamıştı.
"Uyku ne tatlı şey" dedi, uykuyla uyanıklık arası." Ağzına sanki bir parmak bal sürmüşlerdi. Sanki o sürülen balı yalıyormuş gibi ağzını açıp kapattı. İçinde ılık bir tebessüm gibi gezinen uykunun, o tülden salıncak gibi kollarına kendini bırakıverdi.. Tam o anda annesinin sesine benzeyen bir ses duydu:
- Rüştü!
-Allah'ım, bu da kim?
Bütün benliği, bu sesin heyecanıyla uyandı. Bomba ve silah seslerini bile umursamayan Rüştü, bu sesin ürperticiliğiyie kendine geldi. Aynı ses tekrar,
-Rüştü! dedi.
Çocukluk günlerine uçuverdi birden, hani o askercilik oynadığı günlerde, yorulup uzandığı zamanlarda da annesi onu böyle uyandırırdı. Hiç itiraz edemeyeceği aynı ses, üçüncü defa bu şekilde,
- Rüştü!.. diye seslendi. Rüştü, akşamlan kapanan o ağır ve kilitli kepenkler gibi göz kapaklarını araladı. Aman Allah'ım! Bu baştan ayağa kadar kar gibi bembeyaz örtüler içinde duran bu anne de kimdi? Rüya görüp görmediğini anlamak için parmağını dişledi, gözlerini oğuşturdu, yüzünü tokatladı. Rüya gibi değildi.
- Rüştü, hadi evlâdım, burada yatma, şu tepenin ardına uzan.
Rüştü, abide ve nurdan bir heykel gibi karşısında duran bu anneye inkıyad edecekti. Uykunun tesiriyle durmaya yüz tutan kalbi, şimdi müthiş bir şekilde atıyordu. Sanki yerinden fırlayacak da meydanda bir bomba olup patlayacak ve bütün düşmanları yakacaktı. Heyecandan gözleri faltaşı gibi açıldı. Uyku denen nesnenin zerresi kalmamıştı. Kendini toparladı, doğruldu.
- Peki anacığım, kalkıyorum. Bana isminizi bağışlar mısınız?
- Ümmü Haram.!
Ümmü Haram? Bir gün Peygamber Efendimiz (sav), halazadesi olan bu mübarek kadının evinde istirahat buyurmuşlar ve yüzünde tebessüm çiçekleri açarak uyanmışlardı. Ümmü Haram, "Niye tebessüm buyurdunuz ya Rasulallah?" diye sorduklarında, "Ümmetimden bir topluluğun, kralların tahtlarına kuruldukları gibi, gemilere kurulmuş, denizaşırı sefere çıktığını gördüm" buyurmuşlardı. Ümmü Haram: "Dua edin, ben de onlardan olayım" dediklerinde: "Sen de onlardansın" müjdesini vermişlerdi.
Ümmü Haram, daha sonra kocası Übade bin Samit'le birlikte Kıbrıs seferine çıkmış ve orada şehit olmuştu. Magosa'daki türbesi o gün bugündür müminlerin ziyaretgâhıdır.
- Peki halacığım, hemen kalkıyorum.
Rüştü, kendini diğer sırta güçlükle attığında bombaların kulakları sağır eden gürültüsünü hâlâ duyuyordu. Şimdi dünyanın en yumuşak yatağından daha rahat bir yere uzanmıştı. Ölümün küçük kardeşi olan deliksiz bir uykunun sabahında yamacın diğer yüzüne baktığında, o yüzün bombalarla tırmalanıp delik deşik olduğunu hayretle gördü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
BİR ASKERİN NOT DEFTERİNDEN
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Forum Merkezi :: Din ve Ahlak :: Din ve Ahlâk-
Buraya geçin: